Yalıtım Dergisi 119. Sayı (Şubat 2014)
sıyla siyasete hiç bulaşmadım. Fran- sız kültürüyle tanışıyor ve yabancı dil öğrenmenin keyfine varıyordum. Yabancı dil derslerinde çok başarılıy- dım. Fransızca ve İngilizce’yi Saint Michel’de öğrendim. Özgürlükçü bir okuldu. Mesela o zamanlarda bile forma giyme zorunluluğu yoktu. Neredeyse hepsi Fransız olan öğret- menlerimiz de çok seçkin, çağdaş ve iyi bir eğitim veriyorlardı. Tarih, Edebiyat ve Türkçe dersleri dışındaki tüm dersleri de Fransızca alıyorduk. Sınıfın futbol takımında ve okulun fotoğrafçılık kolundaydım. İyi de resim yapardım. Hatta mezuniyet yıllığımızın kapağı, benim yaptığım bir karakalem resimdi...” Sinemacı olmayı da düşünüyordum “1980 darbesi olmasaydı, siyasal karışıklıklardan dolayı babam yurt- dışında eğitimime devam etmemi istiyordu. Fakat darbe olup, ortalık sakinleşince Türkiye’de üniversi- teye devam etme kararı vermiştik. İleriye dönük çok ciddi bir fikrim yoktu ama bir taraftan da babamın sinemaya olan tutkusu bana da geç- miş olduğundan sinemacı olmayı da düşünüyordum. Fakat siyah-beyaz tek bir televizyon kanalının olduğu, sinema sektörünün de düşüş yaşadığı o yıllarda bu işin geleceğinin olmadı- ğını görmüştüm. Diğer taraftan Ege Üniversitesi’nde tekstil mühendisliği eğitimi almak da ilgimi çekiyordu. Babam ise mali veya hukuk müşaviri olmamı tavsiye ediyordu. Fakat iş hayatında aktif çalışmayı da düşün- düğümden sonunda iktisat veya işletme bölümlerine karar kılmıştım. Üniversite tercihlerimi de o yönde yapmıştım. 1981 yılında da üçüncü tercihim olan İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni kazandım. İki yıl İktisat okuduktan sonra da üçüncü sınıfta Ekonometri bölümünü seç- tim...” Balıkçılık malzemeleri satan bir mağazada çalışıyordum “Üniversitede, 12 Eylül darbe- sinin etkisiyle hiçbir siyasal geri- lim yaşanmıyordu. Gayet sakin bir ortam vardı. Birinci sınıftayken sıkılmaya başlamıştım. Haftada 20 saat ders vardı ve genelde ekono- metri, ileri matematik ve iktisat gibi nispeten önem verdiğimiz dersleri takip ediyor, diğer derslere girmi- yorduk. Yani boş zamanım çoktu ve bundan rahatsızlık duymaya başlamıştım. Diğer arkadaşlarım gibi kahvehaneye falan gitmek de beni cezbetmiyordu. Babamdan bana bir iş bulmasını istemiştim. İlk işim ikinci sınıftayken olmuştu. Eminönü’nde balıkçılık malzemeleri satan bir mağazada tam zamanlı bir iş bulmuştum. Tezgahtarlık, satış ve muhasebe işleri yapıyordum. Sadece bazı derslere ve sınavlara girmek için işten ayrılıyordum. 19 yaşımdaki bu işim profesyonel hayatımın da başlangıcıdır. Üniversiteyi bitirene kadar, üç yıl boyunca çalıştığım bu işin ileriki hayatımda bana önemli katkıları oldu. Bir anlamda üç sene bilfiil muhasebe eğitimi alıyordum. Hem işi hem okulu birlikte yürüttü- ğümden, zor olmasına rağmen sınıf arkadaşlarımın aksine KDV beyanna- mesi dolduran, ithalat-ihracat yapan ve muhasebe tutabilen bir öğrenci olarak mezun olmuştum...” İÜ İktisat Fakültesi tam bir ekoldü “Okulun bulunduğu Beyazıt, semt olarak bana biraz yabancı geldi- ğinden olacak, sıkıcı gelmesine rağ- men 1985 yılında mezun olduğum İstanbul Üniversitesi İktisat Fakül- tesi’ndeki eğitimden oldukça mem- nundum. Fakültenin tam bir ekol olduğunu, çok değerli hocalarımızın olduğunu ise mezun olduktan yıllar sonra, özellikle Fransa’da yüksek lisans eğitimi almaya başladığımda anladım. Bazen insan içinde olduğu şeyin değerini tam olarak idrak ede- meyebiliyor...” Üç bin dolarla Fransa’ya gittim “Okulu, dördüncü senenin sonunda mayıs ayında bitirmiştim. Yurtdışını görmeyi, eğitimime yurtdı- şında bir okulda devam etmeyi arzu ediyordum. Amerika veya Avrupa’da bir hayat tecrübesi edinmek cazip geliyordu. Aile olarak böyle bir büt- çemizin olmadığı ise diğer bir ger- çekti. Bana da tek seçenek kalıyordu: hem çalışmak hem okumak... Ben de Fransızcam iyi olduğu için Fransa’da bir iki devlet üniversitesine başvur- dum. Paris yakınlarındaki Orleans Üniversitesi Makro-Ekonomi ve Finans Bölümü’ne kabul edildi- ğime dair bir yanıt geldi. En radi- kal kararlarımdan, beni ben yapan eylemlerimden, hatta hayatımın dönüm noktalarından birisidir. Hiç unutmam, bugünün parasıyla üç bin dolara yakın bir parayı cebime koy- dum ve yola çıktım. Bu para üç aya yakın bir süre beni idare edebilirdi. İş bulamazsam da Türkiye’ye geri dönecektim. Fakat iş bulacağıma dair inancım tamdı...” Sokakta kalmayı göze aldım “Fransa’da tanıdığım kimse yoktu. İlk gece kaldığım yere 70 Frank ödemiştim. Benim için müthiş bir paraydı. İkinci gün ise 70 Frank vermemek için geç saatlere kadar 40 YALITIM • ŞUBAT 2014 portre & röportaj
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=