Yalıtım Dergisi 117. Sayı (Aralık 2013)
50 YALITIM • ARALIK 2013 yolumuzu ayırıyoruz. Önce dürüst olmasını daha sonrasında da işi dert etmesini istiyoruz. En azından akşam başını yastığa koyduğunda bir dakika, ben bugün ne yaptım, yarın ne yapa- cağım, demesini istiyoruz...” Sektörde dostlar edindim “Yalıtım sektörü gerçekten küçük ve hızla büyüyen bir yapıda. Sektöre sonradan girmemize rağmen birçok insanla tanıştık. Sektörde en çok tak- dir ettiğim insanlardan biri Levent Pelesen’dir. Çıkın dışarıya, sektörde rakip olan insanlara bile sorsanız Levent Bey hakkında kimse kötü bir şey söylemez. Betek Genel Müdürü Tayfun Küçükoğlu’nun da, o kadar büyük bir kurumu yönetmesine karşı insanlara karşı yaklaşımı, sempatikliği de beni çok etkilemiştir. Eryap’tan Emrullah Eruslu da sektörün genç jenerasyonu olarak anlaştığım insan- lardan birisi. İZODER Başkanı Ferdi Erdoğan’ın sektöre katkılarını da çok önemsiyorum. Gülay Dindoruk ve Alper Doğruer de görüşlerinden, bil- gilerinden yararlandığım insanlar...” “Tekstil, yalıtım sektörüyle kar- şılaştırdığımızda çok büyük bir sek- tör. Tekstil sektöründeki yatırımlar da genelde daha büyük yatırımlar. Ama iplik, kumaş gibi ara ürünler üretildiği için pek ön planda değildir. Fakat yalıtım sektörü daha küçük bir sektör olmasına rağmen reklam ve pazarlama faaliyetleri daha yoğun olduğu için daha havalı bir sektör görünümünde...” Gurur kaynaklarım “Manevi olarak baktığımda ailemle gurur duyarım. Eşim iş hayatında gerektiğinde arkamda, gerektiğimde yanımda olmuştur. Yaşım 34 de olsa annemin gözünde her zaman evin en küçük çocuğuyum, bana hiç kıyamaz. Fakat iş olarak bakıldığında Ravaber beni çok gururlandırır. 2008 yılında dört tahta direk diktik, üzerine nay- lon branda çektik, plastik masa ve sandalye koyduk. Mesaimin, enerji- min çok büyük kısmın buraya harca- dım. O açıdan baktığımda bana gurur veriyor. Yaptığımız makinaları da öz evlat olarak görüyorum...” İç ne kadar boşsa, baş da o kadar diktir “Esnaflıktan, dükkandan geldik... Dükkan dediğiniz yerde ne iş yapar- sanız yapın, o işin tezgahtarı da, patronu da, çaycısı da, temizlikçisi de sizsiniz. Fabrikaya girer, gerektiği yerde eldiveni takar, tulumu giyerim. Bizde insanlık önce gelir. Ne kadar mütevazıysanız, ne kadar başınız eğikse, o kadar da saygı görüldüğüne inanırım...” “Bir laf vardır; ‘insanlar başaklara benzer; içleri ne kadar boşsa başları o kadar diktir. Doldukça eğilirler’ diye. Ben hiçbir insan görmedim ki çok dolu, bilgili, tecrübeli, görmüş- geçirmiş ama çok havalı, kendini beğenmiş olsun. Genellikle havalı, başları dik insanlar bir şeyleri eksik olanlardır...” portre & röportaj Y
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=