Yalıtım Dergisi 114. Sayı (Eylül 2013)

62 YALITIM • EYLÜL 2013 işlemler gerçekleştirilmiştir? Bu yıl da çocuklarımız, kendileri açısından hayati tehlike içeren binalarda mı eğitim görecektir? Sormak istiyoruz: Kentsel dönü- şüm projeleri neden kentsel rantın en yüksek olduğu bölgelerden başlamış- tır. Önemsenen sadece insan hayatı, insanın yaşanabilir konutlarda yaşa- ması değil midir? Riskli bölgeler ya da yapılar neden tek taraflı bir irade ile sadece Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenmektedir? Kentsel dönüşüm uygulamalarının yol açtığı mağduriyetler, hak kayıpları neden önemsenmemekte, bu soruna çözüm bulunamamaktadır. Boşaltılacak riskli alanlarda yaşayanların yerleşmesi için hazırlanan rezerv alanlar neden ser- maye gruplarının yatırım yapmasına açık hale getirilmiştir? Sormak istiyoruz: Kentsel dönü- şüm kapsamında, sermaye grupları- nın rant elde etmesine uygun projeler mevcut mudur? Kentsel dönüşüm projelerini üst- lenen ya da işveren pozisyonunda bulunan TOKİ için sadece kurum içi denetim kanallarının açık tutulması, yapıların güvenirliği noktasında soru işaretleri yaratmaktadır. Yapı üretim sürecinin en büyük sorunu yapı dene- tim sisteminin kurulamamış ya da yeterince uygulanamıyor olmasıdır. Bu gerçeğe rağmen, kamu olanak- larıyla devasa şirketler haline gelen ve büyük ölçekli iş yapan/yaptıran, yüz binlerce konut üreten TOKİ, KİPTAŞ gibi kuruluşların denetim sisteminin dışında tutulmasını kabul etmek mümkün görünmemektedir. Nitelikli, sağlıklı, güvenli yapı üre- timine duyulan ihtiyaç nedeniyle meşruluğu sağlanan kentsel dönüşüm projelerinin kamu idaresi tarafından denetlenememesi, üretilen yapıların ne kadar güvenli olduğu noktasında kaygı uyandırmaktadır. Meslek Odaları, insan odaklı projeler konusunda ısrarcıdır Bugün ülkemizde; Kentsel dönüşüm projeleri kapsa- mında, kentsel değerler, kentlilerin ortak kullanım alanları, kent merke- zinde bulunan yüksek rant sağlaya- cak alanlar, kıyılar, meralar, kışlaklar, sit alanları, tarihi kaleler, tersaneler, benzeri tüm varlıklar sermaye grup- larının kullanımına açılmaktadır. Teknik, bilimsel ve mesleki gerek- lilikler kâr hırsı nedeniyle göz ardı edilmektedir. Kamu idaresinin tasar- ruflarına karşı kamusal ve yargısal denetim askıya alınmaktadır. Meslek odaları ve yerel yönetimlerin yetki- leri kısıtlanmakta, meslek odalarının kamu adına yaptığı denetim ortadan kaldırılmaktadır. Meslek odaları üye- lerinin mesleki faaliyetlerini denetle- yemeyecek ve dolayısıyla vatandaşları bilgilendiremeyecek pozisyonda bıra- kılmaktadır. Güvenli yapı üretiminin olmazsa olmazı sayılan yapı deneti- mini sorunlu yapacak mevzuat deği- şiklikleri yapılmaktadır. Rant odaklı projeler ve vatandaşı müşteri gibi gören yaklaşım, insan odaklı proje- ler ve sosyal devlet uygulamalarına tercih edilmektedir. Toplumsal hayat insani ihtiyaçların karşılanması, temel hak ve özgürlüklere devlet güvencesi sağlanması temelinde değil de, kar hırsı esasına göre düzenlenmektedir. Anayasa’nın 135. maddesine göre kurulmuş, toplumsal yarar ilkesinden ayrılmayan, mesleki alanlarına giren konularda kamu adına siyasi ikti- darların uygulamalarını denetleyen meslek odaları bütün bunlara itiraz etmekte, Türkiye’nin deprem gerçeği ile yüzleşmesi, deprem önlemlerine öncelik verilmesi, kamu dâhil bütün inşaatların denetime tabi tutulması, kâr ve para hırsının değil insani ihti- yaçların belirleyici olması gerektiğini düşünmekte ve bunun için çalışmak- tadır. Meslek odalarının yetkilerinin elinden alınması, mesleki denetimin devre dışı bırakılması, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğini görmemektir. Bugün siyasi iktidar, göz göre göre yapı denetimini sorunlu hale getir- mektedir. Eğer bunun önüne geçile- mezse, ne vatandaşlarımızın deprem tehlikesine karşı aldığı sınırlı önlem- ler tehlikeyi giderecek, ne de meslek odalarının mesleki denetim yapma noktasında sergilediği ısrarcı tutum sonucu değiştirecektir. Türkiye adım adım “büyük tra- jediye” yaklaşırken, siyasi iktidar ne yazık ki büyük rant açığa çıkaracak projeler peşindedir. İnşaat Mühendisleri Odası ve Şubeleri, 17 Ağustos 1999 depre- minin yıldönümünde, “unutuşun ve ölümün kolay ülkesi” olmaktan hızla uzaklaşıp, yaşamın ve insan hayatının savunulduğu bir ülke yaratılması çağ- rısında bulunmaktadır. İnşaat Mühendisleri Odası ve şube- lerimiz, 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nin yıldönümünde çeşitli eylem ve etkinlikler düzenleyerek, bir yandan siyasi erkin sorumluluğunu hatırlatacak, diğer yandan deprem sırasında ve sonrasında neler yapa- bileceğiyle ilgili halkımıza doğru ve bilimsel bilgiler aktaracaktır. 17 Ağus- tos Depremi’nin 14. yılı nedeniyle hazırlanan broşürler ve fotoğraflar bütün Şube ve Temsilciliklerimizde halkımızın bilgisine sunulacaktır. deprem Y

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=