Yalıtım Dergisi 113. Sayı (Ağustos 2013)

42 YALITIM • AĞUSTOS 2013 euro tutuyor. Bütün bunları üst üste koyunca ürünün karsız olduğunu söyleyebilirim. Bunlara ulaşamama- mızın nedeni, haksız rekabet. Ama bu böyle devam etmeyecek, denetim daha da artacak, son tüketici daha da bilinçlenecek. Yavaş da olsa her gün bir gelişim olduğunu görüyoruz...” Yatırım evrelerimizde krizlerle karşılaştık “Nedense yatırım evrelerimizde hep ülke genelindeki ekonomik kriz- lerle, sorunlarla karşılaştık. Erpen 1993 yılında kurulduktan aylar sonra 1994’teki kriz çıktı. Döviz kurun- daki dalgalanmalarla borç iki katına çıkmıştı ve yeni bir ürünle pazara girmeye çalışıyorduk. Karşımızda da güçlü rakipler vardı. Zor bir dönemdi. American Siding de piyasaya çıktığı dönemde 2001 kriziyle karşılaştı. 2005’te Bonuspan yatırımında da benzer bir şekilde TL’nin ciddi bir değer kaybı söz konusuydu. Bu sıkın- tılardan tecrübeler edindik. Öz ser- mayemizi artırdık. Ve bambaşka bir güç kazandık. Mesela şu anda çok şükür sermaye yeterliliğimiz, rasyo- larımız iyi durumda. Önümüze daha güçlü bakıyoruz...” Bu kârlarla uluslararası oyuncu olmak pek mümkün değil “Yalıtım sektöründe bu kadar düşük kâr oranlarıyla hiçbir zaman uluslararası bir oyuncu olamayız. Yani Ar-Ge’ye, pazarlamaya ciddi bütçeler ayıramayız. Fiyatların dip yaptığı kısır döngünün içinde kalırız. Halbuki bir firma çift haneli kârlılıklara eriştiği zaman bunlar çok rahat yapılabilir şeyler. İnovatif ürünler çıkarabiliriz. Şu anda Eryap olarak en fazla odak- landığımız ürün Wooler Taşyünü. Onu bir an önce istediğimiz noktaya getirmeyi hedefliyoruz. Türkiye’de taşyünü denilince akla ilk gelen marka olmayı amaçlıyoruz. Bu hedefi de tutturacağımızdan eminiz. Mev- cut ürün gamımızı daha iddialı bir hale getirmeye de çalışıyoruz. Ürün- lerin bazılarını başka noktalarda üre- tebiliriz. Özellikle ısı yalıtım plakaları hacimli ve nakliyesi pahalı ürünler. O yüzden bazı bölgelerde rekabet şansı- mızı yükseltmek amacıyla farklı nok- talarda üretim düşünebiliriz. Mesela Gaziantep’te XPS üretimine başlaya- biliriz ya da Anadolu’da bir taşyünü tesisi olabilir. Sektörde artık kalıcı bir değer oluşturduk. Bu büyümenin sür- dürülebilir şekilde sürmesi yönünde yatırımlarımız devam edecek. Bazı ülkelerde belli ürünlerde pazar lideri konumundayız. Ürünlerimizin ora- larda yer bulması, farklı lisan konuşan insanlar tarafından markalarımızın telaffuz edilmesi inanılmaz bir keyif veriyor...” Hiç başka şirkette çalışmayı düşünmedim “Şu an Eryap’ın CEO’su olarak satış, pazarlama, ihracat ve mali işlerden sorumluyum. Bu görevlere baktığınız zaman pek kimya mühen- disliği ile örtüşmediğini görürsünüz ama yaptığımız işlerin muhteviyatı, kimyayla birebir ilintili. Üniversitede okurken de hiç aile şirketi dışında başka bir yerde çalışma hayali kur- mamıştım. Hep mevcut işleri alıp bir yerlere götürmek üzerine hayal kuruyorduk. Öyle de oldu. Fakat yine de yurtdışında, birçok üretim üssü olan bir firmada staj yapmayı ve yöneticilik konusunda bir yüksek lisans yapabilmeyi çok isterdim. Fakat işler bizi öyle bekliyordu ki bir an önce eğitimlerimizi bitirip iş hayatına atılmalıydık.” Aile bağları... “Aile şirketinde çalışmak, kardeş- leriniz, babanız, aile bağlarınız ve çalışanlarınız iyiyse çok iyi bir şey. Fakat başarılı olamayan aile şirket- leri de görüyorum. Kırk yaşına, elli yaşına gelmiş hala babasından yetki almadan yüz liralık faturanın altına imza atamayan, her yaptığı hamleyi tekmille veren insanlar da görüyo- rum. Bu anlamda babamın bizlere yaklaşımı bir şanstı bizim için. Bize hep yollar açtı, hep motive etti. Kendimizi de çok yıpratmamamız gerektiğini salık verir, yaşamın gelip geçici olduğunu söyler. Her şeyi den- geli yaşamamızı, kendimize zaman ayırmamızı ister. Kendisi de bunlara özen gösterir. Arkadaşlık bağlarına, sosyal ilişkilerine hep önem verir. Her şeyin iş ve para olmadığını söy- ler. Paraya bir dönem herkes sahip olabilir. Sürdürülebilirlik diyoruz ya, varlığı da sürdürebilmenin yolu, bunu hazmetmekten ve her yönüyle yaşa- yabilmekten geçiyor. Yoksa sadece çalışmak, genel bir başarı için yetmi- yor. Bu başarıyı, etrafınızla, ailenizle, ilişkilerinize, iş arkadaşlarınızla kuşat- madığınız zaman eksik kalıyorsunuz. Bu öğretilerle büyüdüm. Şunu şöyle yapacağız diye icazet alırdık ama bir gün yapmayın demez, sadece kendi- nizi fazla yormayın der...” Anteplinin en önemli meşgalesi işidir “Gaziantep sanayi bakımından oldukça iyi bir konumda. Birisi hiç kimsenin girmediği bir işe öncü ola- rak girer, diğerleri de peşinden gider. Antep bu şekilde o kadar büyüdü ki, sonunda bütün sektör Antep etra- fından şekillendi. Sonra da birçok konuda bir numara oldu. Ayakkabı, terlik, makarna, parça halı, amba- laj endüstrisi, plastik kapı pencere gibi endüstrilerde Gaziantep açık ara liderdir. Bugün 7 milyar dolar ihracata koşuyor. İhracat sıralamalarında da hep ön sıralarda. Ayrıca Antepliler yemesini içmesini bilen insanlardır. Ama onun dışında parasını pek savur- mazlar. Antep insanının en önemli meşgalesi işidir, fabrikasıdır, çalışa- nıdır. Bu da doğal olarak başarıyı getiriyor. Büyük şehirlerde insanlar şaşırabiliyorlar. Mesela İstanbul’da paraya sahip olduğun zaman bunu kolayca kaybedecek bir hayat da var. Ama Gaziantep’te insanlar daha çeki düzen içinde ve kontrollü yaşıyorlar. portre & röportaj

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=