Yalıtım Dergisi 113. Sayı (Ağustos 2013)

38 YALITIM • AĞUSTOS 2013 ve terlik tabanı imalatına başlamış. 1980’lerin sonuna kadar bu işi geliş- tirmiş ve terlik-ayakkabı imalatına geçilmiş. Kimya mühendisi olan en büyük amcam rahmetli Ali Eruslu, sadece ayakkabı ve terlik üretimiyle, büyüyen altı kardeşin ve ailenin geçi- minin sağlanabilmesi mümkün olma- dığından, 1970 yılların başında staj yaptığı mensucat boyası işini öğren- diği Sümerbank’tan edindiği tecrü- beyle kendine başka bir kulvar açmış ve ayakkabı imalatı devam ederken, Gaziantep’te mensucat boyası ima- latına başlamış. İki amcamla birlikte o işi yürütmüş. Daha sonra bir taraf- tan da ayakkabılarda kullanılan dop yağı imalatına başlamışlar. Ardından, kimya mühendisi de olduğundan ayakkabı ve terlik tutkalı üretimine da geçmiş. Bu tutkalı da hem kendi imalatlarımızda kullanmışız hem de pazara sunmuşuz. Yetmemiş, bir de deterjan üretimine girmiş. Tabii bu arada ailenin ana iştigal konusu olan ayakkabı ve terlik imalatı da devam etmiş. Ama kardeş sayısı çok olma- sına rağmen hiç Gaziantep dışında bir üretim ya da yapılanma düşünül- memiş. Dedem ileriyi de gören birisi olarak zaman geçtikçe, işletmeler çoğaldıkça, kardeşler kendi ailelerini kurmaya başladıkça, kardeşler ara- sında bölüştürmelere başlamış. Altı kardeşin birarada devam etmesinin hem yapıyı hantallaştırdığını hem de büyümeye engel teşkil edece- ğini düşünmüş. İşletmeleri, önce en büyük üç kardeşle, babamın da ara- larında olduğu en küçük üç kardeşe ayırmış. Sonrasında da tüm kardeşler kendi içlerinde bölünmüşler. Şu anda babam ve tüm amcalarımın işletme- leri ayrı ayrı. Çocukları da başka iş kollarında faaliyet gösteriyor. Ama hepimiz Eruslu Şirketler Grubu adıyla faaliyet gösteriyoruz...” Terlik ve ayakkabı üretimi “Seksenli yıllara kadar gayet iyi giden ayakkabı ve terlik sektörü, plastiğin üretiminin kolaylaşmasın- dan dolayı o yıllardan itibaren taklit ürünlerle dolmuş ve rekabet kızışmış. Bu zor rekabet koşullarının içinde Kimya Mühendisi olan amcam, bir İtalya ziyaretinde poliüretan hafif tabanla karşılaşmış ve sonrasında 80’lerin başında Türkiye’de ilk poli- üretan hafif taban imalatına başlamış. Bellisima, Tokalı merdane terlik gibi markalar yaratılarak bu iş de on yıl kadar çok ciddi olarak sürdürülmüş. Türkiye’nin her noktasında müşte- rilerimiz vardı. Neredeyse her kasa- bada bu terlikleri satan dükkanlar olurdu. 80’lerden sonra aile içinde, tekstile yönelik yatırımlarımız da başladı. İlk olarak bir amcam çuval üretimine geçti. Üçüncü kuşağın da artık yavaştan devreye girdiği bu yıl- lardan sonra ciddi gelişimler yaşandı. Erpen markasıyla plastik kapı ve pen- cere profili imalatı da bunlardan birisi oldu. Amcalarım bu dönemde amba- laj, iplik, tekstil sektörlerine girmiş- ler. Bugün Eruslu Şirketler Grubu’na bağlı 3000’i aşkın çalışan, milyon metrekareyi aşan tesisler, 10’a yakın da anonim şirket var. Kaybettiğimiz amcamın dışında beş amcam ve 14 kuzenim bu işlerin başındalar. Hol- ding değiliz, her firma kendi içinde bağımsız, fakat herhangi birisiyle ilgili bir sıkıntı olursa, desteğe ihtiyaç duyulursa aile bütün olarak destek oluyor...” Yapı sektörüne Erpen ile girdik “Yapı sektörüne 1993 yılında kurulan Erpen ile girdik. Bu firmaya da Kimya Mühendisi olan en büyük amcam öncülük etmişti. 80’lerin başında İtalya’ya gidip gelirken, ora- dan plastik kapı ve pencere profili numuneleri de getirmiş. Dedeme de, on-on beş yıl içinde ahşap doğrama- ların yerine bu plastik doğramaların kullanılacağını söylemiş. Rahmetli dedem de, amcamın geçmişteki bazı başarısız girişimlerinden dolayı, ‘Bizim Ali gitti yine olmayacak bir iş buldu, geldi. Şaşkın bu’ diye takı- lırmış. Fakat Ali Amcamı kaybettik- ten iki yıl sonra babam ve Mustafa Amcam, Erpen markasıyla plastik kapı ve pencere profili imalatına baş- lamıştı. Babam ortaklıktan ayrıldı ama Mustafa Amcam Erpen’le hala devam ediyor. Erpen’de hem lisede hem de İstanbul’da üniversitedeyken ben de görevler aldım. Gaziantep’te nite- likli işgücü açısından sıkıntılar vardı. Devamlı kapasite artırır, makineler, hatlar devreye alırdık. Her gelen makinede de elektronik kumanda panellerinde otomasyon ve yazılımda bir takım yenilemeler olurdu. Bunları da herkes anlamıyordu. Ben kolejde okuduğum ve İngilizce bildiğim için makine üreticilerinin teknisyenleriyle daha kolay iletişim kurabiliyor, sis- temi öğreniyor, çalışanlarımıza akta- rıyordum. Hatta üniversiteyi kazandı- ğım yaz, bir buçuk ay yeni fabrikada iki vardiya, 16 saat çalışmak zorunda kalmıştım. Yeni sistemi öğrenmek ve öğretmek bizim üzerimizdeydi. İşi bırakamıyordunuz. Ben çalışmıyo- rum deme lüksüm yoktu. O dönemde ayrıca Erpen’de sektörün ilk ISO bel- gesini alan firma olduk. ISO çalışma- ları için ciddi emek veriyorduk. ISO 9001 çalışması insana inanılmaz bir tecrübe katıyor...” Babamdan emir kipiyle bir cümle duymadım “Eryap’ın şu an Yönetim Kurulu Başkanı babam Kahraman Eruslu. Her sabah saat yedide işe gelir. Sabah fabrikaya girer, vardiya değişimini görür, gece ne olmuş, ne bitmiş, fire çıkmış mı, bir bakar. Fakat bizim işlerimizin detaylarını çok bilmez. Genel olarak bilgi veririz. Bize yeni kulvarlar açmaya çalışır. Yani bir şeyi yap demeden çocuklarına yaptırabil- meyi becerebilmiş insanlardan biri- sidir. Ben babamdan bir gün olsun emir kipinde bir cümle duyduğumu hatırlamam. Ben de bir çocuk sahibi portre & röportaj

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=