Yalıtım Dergisi 11. Sayı (Mart-Nisan 1998)

bilimsel makale _____________ _ smog haline dönüşmesi sonucu Londra'da yaşanmış facianın tekrarını Ülkemizde de görmek kimseyi şaşırtmamalıdır. Fosil yakıtların yanması sonucu, ortaya çıkan hava kirleticilerin miktarını azaltabilmek için 3 yöntem vardır: 1. Yakıt miktarını azaltmak, 2. Yakıt kalitesini yükseltmek, 3. Yakma prosesini geliştirmek. Enerji tüketiminin sektörel dağılımı ve ısınma için sarf olan enerjinin sadece belirli bir zaman sürecinde, Kasım, Aralık, Ocak ve Şubat aylarında tüketildiği göz önüne alınarak yapacağımız bir Pareto Analizi, kentsel hava kirliliğinin azaltılması konusunda ne ile mücadele etmemiz gerektiğini göstermektedir. Hava kirliliğinin yoğun olduğu kış aylarında tüketilen enerjinin %65 ila 70'i ısınma amacı ile tüketilmektedir. Ülkemizde maalesef kökten ve kalıcı bir çözüm olan yapılara ısı yalıtımı uygulayarak yakıt sarfiyatını azaltıp kirliliği sınırlama yerine daha pahalı ve sürekliliği belirsizlik arzeden yakıt kalitesinin yükseltilmesi yöntemi, yani çağın en temiz yakıtı olarak adlandırılan doğal gaz ile ısınma, tercih edilmiştir. Hava kirliliğini azaltmak amacı ile yakma prosesini geliştirmek ise ancak büyük tesisler halinde, ülkemizde hiç te popüler olmayan merkezi ısıtma halinde mümkündür. İstanbul Doğal Gaz Projesi 13.000.000. 'luk bir megakentin bir kısmını sadece 1.000.000. aboneyi hedeflemiştir; son yapılan bir meclis araştırmasında sadece istanbul'da 3.000.000. ruhsatsız gecekondu türü yapı olduğu ortaya konmuştur. Gaz verilmesi hedeflenmiş semtlerdeki tüm konutlar, işyerleri ve endüstriyel tesisler doğal gaza dönüştürülse bile kentin büyük bir kısmı, yalıtımsız yapılarda kömür ve fuel oil yakarak enerji savurganlığına ve çevreyi kirletmeye devam 44 edecektir. Bu konuda yapılması gereken en etkin önlem tüm yapılarda ısı yalıtımına gereken önemi vermektir. Avrupa Topluluğuna kabul edilebilmek için pek çok konuda büyük fedakarlıklar gösteren yöneticilerimiz nedense bu kanda yalıtım ve enerji ekonomisi konusunda AB Ülkelerinin duyarlılığını göstermemektedirler. Gelişmiş Ülkelere göre, ülkemizde kişi başına tüketilen enerji miktarı 1/3 oranında olmasına karşın, ısınma için sarfettiğimiz enerji %100 daha fazladır. Ülkemizde ısınma için aşırı bir yakıt tüketimi vardır, Türkiye'de birim hacmi ısıtmak için harcanan enerji Fransa'dan %46, İsveç'ten %230 daha fazladır. Bu aşırı yakıt tüketimi, Ülkemizin coğrafi konumundan değil, ülkemizde ısı yalıtımına gereken önemin verilmeyişinden kaynaklanmaktadır. AB Ülkeleri ısı yalıtım kurallarını ortak bir standard haline getirme çabasını sürdürmektedirler. Günümüzde artık sadece yapı elemanlarının ısı iletim katsayılarını düşürerek yapılan tasarrufun yeterli olamayacağı kanaatinde olan AB ülkeleri havalandırma kayıplarını azaltmak için yapılarda reküperatör, eşanjör ve ısı pompası kullanarak havalandırma gereksinimi ile dışarı atılan enerjiyi de_geri kazanma konusunda çalışmalar yapmaktadırlar. Ülkemiz petrol ve doğal gaz bakımından fakir bir ülkedir; petrol, doğal gaz ve hatta kömürün bir kısmı da ithal edilmektedir ve ithal enerji miktarı her yıl oransal olarak ihracatımızdaki artıştan daha hızlı olarak büyümektedir. Ülkemiz 1995 yılında birincil enerji talebinin %42'sini kendi öz kaynaklarından karşılamış kalanı için ithal yoluna gitmiştir. Yapılan hesaplara göre 2000 yılında enerjinin %68'i ithal yolu ile karşılanacak ve bugün 5 milyar dolar olan enerji ithalatımız daha da artacaktır. 2000'Ii yılların ilik çeyreğinden önce nüfusumuzun 85 milyonu aşacağı ve bunun % 70'inin şehirlerde oturacağı beklenmektedir ve bu da yoğun bir yapılaşmayı öngöreceğinden önlemler alınmaz ise, şehirler hava kirliliğinden yaşanmaz hale gelecek ve enerji ithalatı da ülkemizin ekonomisinin karşılamayacağı miktarlara erişecektir. Son on yıl içinde dünyada görülen siyasi ve iktisadi değişimler tüm tahminleri ve dengeleri alt üst etmiştir, gelecek beş yılda cereyan edecek olayları kahinler dahi kestirememektedir, dolayısı ile ileride doğal gazın fiyatının ne olacağını, tedarik edilip edilemeyeceğini önceden söylemek mümkün değildir. Hangi yakıtı kullanırsak kullanalım, kentsel hava kirliliğinin önlenmesi, ekolojik dengenin korunması, ancak ve ancak az ve verimli yakarak gerçekleştirilebilir, zira çevreye az veya çok zarar vermeyen hiç bir yakıt yoktur. Ülkemiz ve dünyamız kaynakların korumak ekonomik varlığımızı geliştirebilmek için enerji tasarrufuna gereken önemi vermek zorundayız. Bugün ülkemizde ısı yalıtımı uygulanmadan inşa edilmiş 10.000.000. dolayında eski bina bulunmaktadır, bu binalarda uygulanması hiçbir teknolojik zorluk arz etmeyen herkesin kolaylıkla uygulayabileceği basit yalıtım uygulamaları ile ısınma için sarfettiğimiz enerjinin asgari %50'sini geri kazanmak mümkün olacaktır. Gereksiz ve aşırı yakıt tüketimini kısarak kentsel hava kirliliğini azaltmak, ekolojik dengeyi korumak için aşağıda sıraladığım önlemleri yıllardır tekrar ediyorum. Ama maalesef henüz bu konuda etkin bir adım atılmadığı için bir kez daha tekrarlıyorum: • Kaçak yapılaşma muhakkak durdurulmalıdır. İmar'a açılacak mücavir alanların imar durumları iklim ve rüzgar koşulları gözönüne alınarak (Devamı sayfa 46'da)

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=