Yalıtım Dergisi 106. Sayı (Ocak 2013)

parametrelerimiz ve giderlerimiz belli. Bu giderler doğrultusunda gelir- lerimizi tedarik etmek zorundayız. Kaliteyi asla bozmamak gerekiyor. Bulunduğumuz diğer ülkelerde de aynı sistemi uyguluyoruz. Yurtdışın- daki ülkelerde de Türkiye’de olduğu kadar olmasa da merdivenaltı üretici- ler bulunuyor. Merdivenaltı üreticiler kalitesiz ürünü çok düşük fiyatlara verince kaliteli EPS üreticilerinin işi zorlaşıyor. Ancak biz bu sorunu uzun vadede planlamalar yaparak çözdük. Şirketimizde hizmet anlayışıyla hare- ket ediyoruz...” Yalıtım kalınlıkları yetersiz “Türkiye’de yalıtım sektörü yurt- dışından ürün kalitesi ve kalınlıkları konusunda çeşitli farklılıklar gösteri- yor. Bu da yalıtım sektörünün geç- mişi ve halkın bilinç seviyesiyle ilgili. Henüz ülkemizde yalıtım malzemele- rinin üretim standartlarıyla ilgili otur- muş kurallar ve eğilimler yok. Dev- letin de bu konuda yeterli kanun ve yönetmeliklerle düzenleyici rolünü yeterince yapamadığını görüyoruz. En önemli husus ise ürün kalınlıkları. Ülkemizde dış cephe yalıtım malze- melerinde ağırlıklı olarak 4-4,5 cm kalınlık tercih ediliyor ve kullanılıyor. Örneğin bu rakamlar Avusturya’ da 14-15 cm, Almanya’da 12-13 cm, İsviçre’de 10-11 cm. Yalıtım mal- zemesinin kalınlığının artması için insanlarımızın bilinç seviyesinin art- ması gerekiyor. Buna katkıda bulun- mak için Austrotherm olarak çeşitli faaliyetlerde bulunuyoruz. Bayileri- mize verdiğimiz seminer ve eğitimler aracılığıyla halkımızı bilgilendirmeye çalışıyoruz. Ürünün binaya uygula- masını yapacak kişilere teknik bilgi ve becerileri aktarıyoruz. Sonuç olarak ürün kalınlığının artması demek, o binada yaşayanların her ay ödedikleri ısıtma-soğutma giderlerinde azalma demek. Ülkemiz maalesef enerji konusunda çok yüksek oranlarda dışa bağımlı olduğu ve elektriği genel olarak fosil yakıtlardan ürettiğimiz Sırt çantasıyla gezmeyi seviyorum “Tiyatroyu, sinemayı ve kitap oku- mayı çok severim. Haftada üç gün spor salonundayım. Fenerbahçe’yi tutuyorum. Bunların haricinde çeşitli kültürleri tanımaya çalışıyo- rum. Benim için tatil anlayışı deniz, güneş ve kumdan ibaret değil. Sırt çantasıyla gezmeyi seviyorum. Bir ülkeye gittiğimde o ülkenin her bölgesini gezmekle uğraşmam. Bir bölgeye yoğunlaşır ve orada konak- layarak, kaldığım bölgeyi yaşamayı tercih ederim.” “İnsanlar uçağa biniyor, havali- manından da otobüsle beş yıldızlı otele gidiyorlar. Bir haftalık tatilleri boyunca otelin havuzundan çıkmı- yorlar. Geri döndüklerinde de ‘Ben şu ülkeye gittim’ diyorlar. Böyle bir tatile pek anlam veremiyorum. En son Çin’in batısına gittim ve orada on gün boyunca sırt çantamla dolaş- tım. Çin’in büyük şehirlerine gitme- dim, sadece küçük yerlerini gezdim. Benim için gerçek tatil budur. Müm- kün mertebe özgürce dolaşarak tatil yapmaya çalışıyorum. ABD’de avukat olduğum dönemde de bunu çok yap- tım. ABD’nin hemen her eyaletine gittim. Bir dahaki gezimde hedefim Mali... Ancak orası siyasi çatışmalar- dan dolayı biraz tehlikeli. Fakat diğer taraftan, tehlikeli olmasının da beni cezbettiğini söyleyebilirim...” için enerji üretimi sırasında çevreyi de kirletiyoruz. Yani enerjiden ne kadar tasarruf edebilirsek çevreyi o kadar korumuş oluyoruz. İnsanları- mıza bunu doğru bir şekilde anlatır ve onları ikna edebilirsek iki taraflı fayda sağlamış olacağız...” Demokratik kararlar alıyoruz “Hukuk sisteminde analitik düşünce ön plandadır. Dolayısıyla Hukuk eğitimi almam, insan yöneti- minde, bayii yönetiminde ve özellikle piyasa değerlendirmelerinde önemli katkı sağlıyor. Kendimi, çağdaş ve demokrat bir yönetici olarak nite- lendirebilirim. Şirketimizdeki bütün müdürlerin belirli bir çerçevesi var- dır. Dolayısıyla onlara pek müdahale etmek istemiyorum. Müdürlerimiz kendi alanlarından farklı bir konuya girdiğinde satış, pazarlama, üretim, finans birimlerindeki dört müdürle toplanarak kendi bünyemizde demokratik bir biçimde karar alıyo- ruz. ‘İlla bu yapılacaktır!’ demem. Karar vermeden önce arkadaşlarımın düşünceleri benim için çok önemli- dir. Bunun yanısıra sinirli bir yapıya sahip olmadığımı da söyleyebilirim. Bir yönetici, sinirli olursa kaybeder. Maalesef Türkiye’de müdürlerde bu tür bir yaklaşım var. Bir yönetici soğukkanlı olmalı. Son dakikada kararlar vermemeli. Mümkün mer- tebe bunları uygulamaya çalışıyorum. Austrotherm’de kurumsal bir yapıya sahip olmamız, kaliteye çok önem vermemiz ve uzmanlık alanımızın EPS olması en güçlü yanlarımız. Başka ürün çeşitlerine de girebilirdik ama biz tamamen EPS’ye odaklandık. Bir diğer önemli nokta da müdürle- rimizin Almanya’da eğitim görmüş olmaları ve Alman mantalitesiyle çalışmaları. Her iki kültürü de iyi biliyoruz, her iki piyasayı tanıyoruz bu bizim için büyük bir zenginlik. Ayrıca Austrotherm’de genel müdür- den fabrikadaki aşçıya kadar herkesin kurumsal yapıya bağlı olduğunu söy- lemem gerekli...” Y YALITIM • OCAK 2013 45

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=