görüş yorum yoketmiştir. • Endonezya'daki tropik ormanların %80'i son 25 yılda yok edildi. • Yıllardır tüm dünyanın gözleri önünde yağmur ormanları yok edilmektedir. • Ormanlar canlı türlerinin %70'ini barındırmaktadır. Bunlardan 6000'i her yıl yok olmaktadır. • Uluslararası Doğa Koruma Birliği (UICN) ne göre var olan türlerin %20'si on yıl içinde yok olacaktır. • Ozon deliği Avrupa kıtası büyüklüğüne ulaştı ı ! ! Bu haberler, bilimsel bulgu ve öngörüler insanın tüylerini diken diken ediyor. Ürkütücü ve korkunçı Ancak insanoğlu korkmuyor, cahil bir cesaretle son'a doğru hızla ilerliyor. Yukarıda söylediğimiz gibi Kyoto'dan önce uluslar toplandılar imzalar atarak söz verdiler; Kirletmeyeceğiz, kirleticileri azaltacağız bunun için tüm önlemleri alacağız dediler. Ancak daha çok kirlettiler, daha çok tahrip ettiler. İnsanoğlunun temel hedefi doğaya hükmetmektir. Bilim, teknoloji ve her türlü etkinlik, doğanın sırlarını çözmek ve o'nu kontrol altına almak amacıyla gelişmektedir. Bir anlamda bu hedefe ulaştığımız, doğayı yendiğimiz söylenebilir. Artık ürettiğimiz kirliliği doğa temizleyemiyor. Sanki pes etti, benden bu kadar ne haliniz varsa görün diyor. Yukarıda sunulan başlıklar, gelişmiş ülkelerin bilim adamları, araştırmacıları, laboratuarları, üniversiteleri ve sivil toplum örgütlerince yapılan açıklamalar. Bazıları somut veriler, bazıları öngörü, bazıları da yalnızca teori düzeyinde. İşte konunun zayıf karnı da burası. Gelişmiş ülkelerin çoğu bunu bahane ediyor ve teorinin pratiğe dönüşüp gerçekleştiği zamana kadar bekleyelim, o zaman önlemleri alırız diyorlar. Yani milyonlarca insan ölsün, binlerce canlı türü yok olsun, yeryüzünün büyük bir bölümü çölleşsin, bazı okyanus ülkeleri haritadan silinsin, o zaman teorileriniz, öngörüleriniz gerçekleşmiş kanıtlanmış olur, biz de birşeyler yaparız diyorlar. O günler gelinceye kadar bizi rahat bırakın gönlümüzce kar edelim gücümüze güç katalım diyorlar. Bilindiği gibi bunların en gelişmişi Amerika Birleşik Devletleri. En çok kirleten de karbonik gaz emisyonunun indirimine de en çok itiraz eden de o. Ancak ABD'ni kendi sanayicisi zorluyor. Hatta bu sanayiciler "Küresel İklim Komisyonu" adı altında bir oluşumu gerçekleştiriyor ve emisyon indirimine karşı bir lobi oluşturuyorlar. ABD kökenli bu şirketleri (Forest& Pa pe r-Ch evron-ExxonFord-General Motor-Mobil-Texaco-Goodyear-Union Carbide)BP, Shell gibi Avrupalı şirketler de destekliyorlar. Ve bu koalisyon "Küresel ısınmaya yolaçan etkenlerle ilgili bilimsel belirsizlikler azalana kadar, eyleme geçmeden önce 20-25 yıl kadar beklemeliyiz" diyorlar. Kısaca bunlar hem suçlu hem güçlü. Dünya karbondioksit emisyonunun %27'si ABD'ne ait. Avrupa Birliği ülkelerinin payı %25. Kyoto bir fiyasko. Alınan emisyon düşürümü kararı komik. ABD %5.2, AB %5 düşürümü kabul ediyor buna karşılık örneğin Avustralya, Çin ve Hindistan bir ayrıcalık alarak %8 artış hakkı kazanıyor. Kyoto'dan çok ciddi, radikal kararlar çıkması beklenirken, yukarıdaki oranlar çıkmış, yani dağ fare doğurmuştur. Bilim adamlarının bir bölümü, karbonik gaz üretimini tümüyle durdursak bile, yeryüzünün bazı olumsuz gelişmelerden kurtulması imkansız diyorlar. Üretim, ısınma ve ulaşım için fosil yakıtlar tüketiyoruz. Bu yakıtlar karbonik gaz emisyonunu artırıyor ve sera etkisi nedeniyle yerküre ısınıyor. ısınma sonucunda bizleri nelerin beklediğini yukarıda sıralamaya çalıştık. Bunlar teori de olsa, öngörü de olsa inanılması, ciddiye alınması gereken şeyler. Kyoto fiyasko olabilir, ama gerçek şu: Kayıtsız şartsız ENERJİ TASARRUFU yapmalıyız ! ! Daha az kirleten, kirletmeyen enerji üretecek teknolojiyi bulana kadar, hatta bulunca bile enerji tasarrufu yapmak zorundayız. Konuya ilişkin diğer teknikleri ilgililerine bırakarak, kendi konumuza, YALITIM'a gelmek istiyorum. Artık çok net biliniyor, enerji tasarrufunun, en kolay, en etkin ve en ekonomik yolu yalıtımdır. Yalıtım yaparak yukarıda belirtilen felaketleri yarı yarıya ( daha da fazla) önlemek, azaltmak mümkündür. Felaketlerden uzaklaşmak, alternatif enerjileri bulup üretinceye kadar zaman kazanmak, doğanın dolayısıyla hayatın ömrünü uzatmak için enerji tasarrufu yapmak, yalıtım yapmak zorundayız. Tüm canlıların temel hakkı yaşama hakkıdır. Kendi ellerimizle yaşama hakkımızı tehdit ediyoruz. Yaşamak hakkı adına bize düşen YALITIM ÇAĞRISl'dır. Böylesine yaşamsal bir konuya, böylesine duyarsız kalmak akıllara durgunluk veriyor. Aklımızın başımıza gelmesi dileğiyle, saygılar. 29
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=