Yalıtım Dergisi 10. Sayı (Ocak-Şubat 1998)

sektörel toplantı ____________ _ zasyon meselesi. Yapı sektöründe hiçbir gelişme olmayışı, eğitimsiz kişilerle işlerin yürütülüyor olması sonucu yapı sektörünün sahibi olmamıştır. Yapı sektöründe müteahhit'e düne kadar iyi gözle bakılmamıştır. Birçok müteahhit de söylenenleri yalancı çıkartmayacak şekilde hareket etmiştir. Bunları denetleyen mekanizma hiçbir zaman olmadı zaten. Yerel yönetimlerin mimar, mühendis odalarının denetim mekanizmaları da yeterince çalışmadı. Tabii bu denetimler işletilmiş olsaydı bu noktaya gelinmeyecekti. Standartlar konusunda da durum benzerdir. Birtakım çalışmalar yapılıyor olsa da standartlar arası çelişkiler ortaya çıkabiliyor. Ben bu konuşmada suçlu aramıyorum ancak görünen o ki Yalıtım malzemeleri tüketimi artmadığı gibi kendisini yalıtım malzemesi gibi sunan yapı ürünleri de tüketiciyi yanıltmaya devam etmektedir. Bu bence pazarın büyümemesi sorununun yanında ciddi bir sorun olarak ortadadır. sistem olarak hatalı davranmışız. Eğitim sistemimiz de buna kaynak olmuş çok kimse teoride kalmış. Uygulamada hiçbir şey verilmemiş. Bugün öğretim üyelerimizin büyük kısmı uygulamadan kopuktur ve yetişen gençlerimiz de işi piyasada öğrenmek zorundadır. Bu tabi zaman kaybettiriyor bizlere. En son Amerika'da bir fuara katıldım. Dallas'ta düzenlenen bu fuarda paneller yer aldı. Panelde tüketicilerin üreticiye veya müteahhitlere değişik yaptırımları var. Bir ev alacak kimse o evde ısı kaçakları kontrolu yaptırabiliyor. Daha önemlisi sigorta ·sistemi. Bir ev yada daire alan kimse o mekanı kullanırken örneğin yakıt masrafı fazla ise sigorta kurumuna bunu sorabiliyor. Yapı sigortası sistemi bizim için de olmalıdır. Tabi Türkiye koşulları itibariyle çok farklı, noktada ancak çözümleri acilen üretmeliyiz. Gerekiyorsa bypass çözümler bulmalıyız. Yalıtım sektöründe durum Kemal bey'in de söylediği gibi içler acısıdır. Dahası yalıtım malzemeleri tüketimi artmadığı gibi kendisini yalıtım malzemesi gibi sunan yapı ürünleri de tüketiciyi yanıltmaya devam etmektedir. Bu bence pazarın büyümemesi sorununun yanında ciddi bir sorun olarak ortadadır. Yalçın Kayaarası İZOTOPRAK Türkiye'de 1974 petrol krizinden evvel yakıt fevkalade ucuzdu. Ben Mimarlık Fakültesi 1963 mezunuyum. O dönemde izolasyon malzemesi pek fazla yoktu. Rahmetli Sedat Hakkı hoca bizlere tabii mantar önerirdi. izolasyon malzemesi Türkiye'de fazla olmadığı gibi dünyada pek fazla çeşidi yoktu. İzolasyonla ilgili dersler de fevkalade marjinaldi. 1974 petrol krizinden sonra dünyada olduğu gibi Türkiye'de de bir takım tedbirler alındı. Birtakım şartnameler yazıldı ve o şartnameler zannediyorum teknik kişiler tarafından değil, bürokratlar tarafından kaleme alındı. Bu şartnameler batıya göre fevkalade yetersiz olmasına rağmen Türkiye'ye fazla geldi. Müteahhitler bunu ekstra masraf olarak gördüler ve kullanmadılar. Ev yada daire alan kişiler de bilgili olmadıkları için bu konuya önem vermediler. Dolayısıyla izolasyon konusu hiçbir zaman halka inemedi. Yılların tecrüYalçın Kayaarası besine dayanarak söylüyorum halka yönelik reklamlar maalesef netice veremiyor. İzolasyon pazarının gelişmesi, yeni binalar da kullanım da çok fazla artmıyor. Pazarın büyümesi için halihazırda kullanılmakta olan yapılarda da izolasyon uygulaması gerekiyor. Anlaşılıyor ki bu tamamen eğitimle alakalı. izolasyon üreticileri bu gerçekten yola çıkarak daha ziyade teknik adamlara yöneldiler. Eğitim ilkokuldan başlayarak mimarlık fakültelerine kadar mutlaka verilmeli. Yapı fiziği derslerinin ciddi bir ders olarak okutulması kanaatindeyim. Son senelerde enerji yatırımlarının yapılmayışı günümüzde ve gelecekte çok ciddi bir enerji açığı ve enerji darboğazı sorununu doğurdu. İzolasyon bu manada enerji tasarruYurtdışında izolasyon kalınlıkları hemen her sene artıyor. Ülkemiz de yönetmeliklere yansıması gereken bir konu da budur. Türkiye' de yıllardır aynı yetersiz izolasyon kalınlıkları aynı yönetmeliklerde yer aldığı gibi, izolasyon pazarı da üç büyük kentimizin dışına pek fazla çıkamamıştır. 23

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=