Yalıtım Dergisi 1. Sayı (Temmuz-Ağustos 1996)

görü!ji Şimdi uygulanacak şeylerde bu çeşitli alanlardaki mevcut standartların ele alınması, eleştirilmesi revizyon önerilerinin getirilmesi yararlı olur. Sektöre büyük bir hizmet getirir. Hiçbiri şu anda yeterli değil, özellikle yangına yönelik olanlar hiç yeterli değil. Bizim okullarımızda benim öğrenciliğimde bunların kelimesi dahi geçmezdi. Üniversiteden dışarıya gittiğimizde 50'Ii yıllarının ortalarında ikinci dünya harbinden sonra Avrupa ülkeleri kendilerini yenilediklerinde bu konu güncel olan üzerinde ençok çalışılan konulardı. Çünkü yapıların ve insanların sağlıklarını korumak gerekiyordu. Burada önemle durulması gereken bir nokta da ilk başlarken yapının ve insanın sağlığının minimum sınırını belirlemek için ısı korumada minimum ısı tutuculuk kavramı geliştirilmiş. Bu duvarın yüzünde rutubet yoğuşmasını önleyecek sınır anlamına geliyor. Bu bir sınır olarak belirlenmişti. Bunu sağlamaya yönelik önlemler alınırdı. Fakat kısa süre sonra bunun ekonomik yönden yararlı, yeterli olmadığı gözüktü. Çünkü bu sınırı sağladığımız zaman harcadığınız ısı enerji miktarı çok fazla onu indirmek için daha fazla koruma lazım burada önemli olan bina yapılırken koruyucu malzemeyi 2 ila 3 cm fazlalaştırırken artacak olan maliyet belli bir sınır hizasında tutuyorsak her sene sarfedeceğimiz yakıttan büyük bir tasarruf sağlıyorduk. O zaman daha ileri düzeyde ısı çeşitli ülkelerde kullanıldı. Biz 1957'den beri fakültede ısı ve rutubetle ilgili dersler verirken bilhassa ısı tutuculuk diye bir kavram geliştirdik. Binanın maliyeti, yakıt maliyeti gözönünde bulundurularak rasyonel ısı tutuculuğuyla ilgili olması hesabına yönelik çalışmalar yaptık. Şimdi kalan arkadaşlar daha ileri düzeyde fakültelerde yürütüyorlar. 34 Burada önemli olan diğer bir nokta sadece yakıt tasarrufunu sağlamaya yönelik olmamalı, çünkü binanın tümüyle içinde oturan insanların sağlığıyla çok sıkı bir ilişki var. İçinde oturduğunuz ortamın sıcaklık derecesiyle, onu çeviren yüzeylerin sıcaklık derecesi birbirinden farklı. Yüzeyin sıcaklık derecesini duvarın kesiti belirliyor. Bu aradaki fark belli bir sınırı geçtiği zaman insan vücudu bir ısı yayıyor. Eğer ısı yayan mekanizmayla ısı alan arasında sıcaklık seviyesi varsa ısı kaybınız çoğalır. Duvara döndüğünüz zaman arkanızın üşüdüğünü hissedersiniz. Bu fark ne kadar azalırsa o kadar insan kendini konforda hisseder, sağlıklı olur, daha rahat çalışır. Duvar yüzeyinin ya da döşemenin sıcaklığı çok düştüğü zaman insan sağlığı bozulur. Dolayısıyla sadece bir yakıt tasarrufu değil, insan sağlığı korunmasıdır. Yapı bünyesini sağlıklı yaptığınız zaman insan sağlığıyla ilişkisini en iyi şekilde korursunuz. Şimdi yeni bir bilim dalı Yapı biyolojisi gelişiyor. Henüz biz de bazı üniversitelerde doktora yapan gençler var. Yapının bünyesiyle insan sağlığı ilişkisini inceliyor. Yine bu sizin yalıtım dediğiniz kavramın içinde rutubet derecesinin azalıp çoğalması, buhar basınçlarının ayarlanması, ses insan sağlığı üzerindeki etkisi bunların hepsi artık hesaplanıyor. Ve de sağlıklı yapı mümkün olduğunca doğal malzemeye dönük. Mesela birçok sentetik reçineleri batıda artık yapıya sokmuyorlar. Betonun zararlı etkilerinden bahsediliyor. Ama henüz bizde daha bunlar gündeme getirilmiyor. Yapı sağlığı ile insan sağlığını beraber düşünmek gerekir, eğer yapı bünyesini sağlıklı yapamadığınız zaman yapı bünyesi hastalanıyor, su geçiriyor, sıvası dökülüyor, pencere hava alıyor. Nasıl insan hastalanıyorsa yapıda bir çeşit hastalanıyor. Ama bura da bir fark var. Bu hastalıklı yapıyı biz mimarlar üretiyoruz, şu malzeme yerine bu malzemeyi koyarak , şu biçim yerine şu biçimi yaparak kanser mikrobunu biz koyuyoruz. Sonradan da tedaviye gücümüz yetmiyor. Çünkü hastalığın sebebini teşhis etmeden onarıma gidiyoruz. Tabii burada da güzel ülkenin çok kaynak kaybı oluyor, çevrenize bakarsanız onarımsız bina yok. Özellikle resmi yapılarımızda yani meslektaşlarımızın elinden çıkan projelendirilen, uygulanan, kontrol edilen, kabul edilen, yapılarda hiç hatırlarmısınız ki onarım olmamıştır. Bu çok açık olarak gösteriyor ki, bugünkü yapı teknolojisinin gerektirdiği düzeyde bilgili bir yapı uygulamasını henüz gerçekleştiremiyoruz. Ama bu konuda öğrenmemiz gereken çok şey var. Yapı kendi bünyesini koruyamaz, bu yüzden ülke çok büyük kaynak kaybına uğruyor. Bir onarım yaptığınız zaman kullanılmış malzemeyi atıyorsunuz yerine yeni malzeme koyuyorsunuz ve yeni bir iş gücü harcıyorsunuz. Malzeme ve iç gücü yeni bir ünite üretmek için malzeme için iş gücünü onarıma harcamış oluyorsunuz ve bu sırada da bina kullanım dışı kalıyor. istanbul'da yapılmış yeni bir hastanemizin 250 yataklı bir pavyonu sırf tesisat doğru yapılmadığı için bütün iç bölmeleri yeniden yıkıldı, yeniden yapıldı. Bu iş iki sene sürdü 250 yatak iki süreyle devre dışı kaldı. Gerek özel kesimde, gerek · kamu yapılarda örneklerini görmek mümkün. O yüzden sağlıklı yapılara Yalıtım dergisi ne kadar ışık tutar destek olursa büyük bir görevi de yerine getirecek ve büyük bir boşluğu da dolduracaktır. O açıdan olumlu karşılıyor başarılı yayın yapmasını diliyorum.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=