Yalıtım Dergisi 1. Sayı (Temmuz-Ağustos 1996)

görü• lük oluyor ve duvarın kullanma ömrünü kısaltıyor, yapıdan yararlanma ömrünü kısaltıyor. Dolayısıyla da yarar yerine qirçok zarar getiriyor. Yalıtım dergisinin gerek projeci mimar, gerek uygulayacı şantiye, gerekse üst düzeyde karar veren mekanizmalarda bugünkü bilgi eksikliğini tamamlayan, bir boşluğu dolduran bir eleman olarak devreye girmesi elbetteki ülke için ve bütün yapı sektörü için yararlı olacağı düşüncesindeyim. Yalıtım deyince, yalıtım çok geniş bir kavram, şimdi dergi yayına başlarken bence, yalıtımdan ne anlıyoruz? Kavram olarak nedir yalıtım? Bence önce dergi onu belirlemeli çünkü işin içine girdimizde birçok farklılıklar görüyoruz. Mesela suda yalıtım, yalıtımı geçirimsizlik anlamında alıyorsak, insanlar binlerce yıldır suya karşı önlemler almışlar, tecrit demişiz, geçirimsiz demişiz, yabancı dillerde de buna karşılık kelimeler var. Şimdi de Türkçe de Yalıtım olarak kullanılıyor. Suyun dışına çıktığımızda, ısıya geldiğimizde yalıtım o zaman biraz ters düşüyor, benim kanımca. Bunu birçok yerde tartıştık. Suyu kestiğiniz gibi ısının geçirimini sıfırlayamazsınız. Çünkü ısıda ya radyasyon vardır, ya konveksiyon vardır ya da kondüksiyon var. Zerreden zerreye geçiş. Radyasyonu önleyebilirsiniz, konveksiyonu kontrol altına alabilirsiniz ama kondüksiyon fiziksel olarak sıfırlanamayan bir şey. Ancak direnç koyarak geçiş miktarını azaltır, geçiş süresini uzatabilirsiniz. Ama sıfırlayamazsınız. Dolayısıyla ısıda su gibi yalıtım kavramı yok. Mesela sızdıran bir testi alırsanız, bunun içindeki suyu sabit seviyede tutmak için uzerine su ekleyeceksiniz. Sızdırma ne kadar çoksa o kadar ekleme yaparsınız. Sızdırma azaldıkça ekleme de azalır. lsı da öyle oluyor, binada duvarlar, pencereler, bu gözenekleri ne kadar azaltırsanız ekleyeceğiniz ek ısı enerjisi o kadar azalacak. ısıda bu var, sonra bina söz konusu olduğu zaman içeride ürettiğimiz sıcaklık derecesinin bina dışına kaçmasını belli bir düzeyde engelliyoruz. Bir de Türkiye'nin birçok yerinde dışardaki sıcaklığın içeriye girmesi var, ondan korunmak var. Şimdi binada yalıtım derken, malzemeyi hangi amaca yönelik seçeceğiz, hangi kesite koyacağız, hangi amaçla kullanacağız. Binanın biçimi, kullanma fonksiyonu, kullanma süreleri çok önemli. Hangi mevsimde, günün hangi saatinde kullanıyorsunuz, kesintili kullanılan bir binada mısınız, devamlı kullanılan bir binada mısınız, bunların hepsine göre seçeceğiniz malzeme türü ve uygulayacağınız kesit değişecektir. Bunun için bütün bunların ancak iyi bir eğitimle sağlanması mümkün, o açıdan Yalıtım dergisi'nin bu tür konularda hizmet vereceğini sanıyorum. Bir de soğuk meselesi, üretilen soğuğun muhafazası, sıcaktan çok daha zor ve çok daha pahalı bir şey. Orada kullanılacak detay sıcakta kullanılandan çok daha farklı. Sese gelince iş büsbütün farklı, seste bir ortam sesi var, bir de bünye sesi var. Hangisini tutacağız burada yine yalıtım söz konusu değil. Belli bir miktarını tutarsınız, nereye kadar? İnsan kulağının duyma sınırının altına indirirsiniz, ama sıfırlamak yine söz konusu değildir. Yine bir tutuculuk meselesi var ve yine burada birçok yanlış şeyler uygulanıyor. Gözenekli malzemenin ses tutuculukta belli bir faydası var ama ses titreşiminin bir hacimden öbür hacime geçmesi arada membranın titreşimine katılımıyla ilgili. Katılıyorsa rezonans haline gelir şiddetlenerek geçebilir. ısıda fiziksel kavramları iyice bilmeden uygulama yapmak olanaklı değildir. Onun için mimarlıkta fizik bir uygulama alanı, ses ve ısı fiziğini iyi bilmek gerekiyor. Bir ortamda konuşurken komşu odadaki çalışanların rahatsız olmaması için nasıl bir ara bölme nasıl bir membran koyacağız, hangi şiddette hangi frekansta ses ona göre hangi önlemleri almak tiz ve pes seslere karşı alınacak önlemler birbirinden farklı. Bunları doğru bilerek yapmak var. Bir de yangın konusu. Yangında yalıtım deyince yine biraz ters tüşüyor. Yangından koruma söz konusu. Korumanın da çok çeşiti var. Binayı dışarıdan gelecek yangından korumak, binanın içinde yangın çıkmasını önleyici önlemler, çıkan yangının yayılmasını önleyici önlemler, yangında yangın tüpü dediğimiz yanıcı malzeme seviyesinin bina türüne göre ayarlanması, binanın kullanma maksadına göre yangın halinde insanların biran önce dışarı çıkmasını, panik olmamasını sağlayacak planlamanın yapılması, mesela bir kitaplık düşünün yanıcı bir malzeme planlanması baştan ona göre düzenlenmeli, bir hastahane, okul, ev hepsi yangın açısından baştan planlanmalıdır. Bu konuda da maalesef ülkemizde hiçbir eğitim yok. Ufak derslerde söyleniyor ama yeterli bir eğitim hiçbir zaman olmuyor. Önce yayına başlarken insanlarımızı doğru bilgilendirmek lazım. Terim tanımlaması önemlidir. Türkiye'de böyle bir kargaşa var, terimler birbirlerine çok karışıyor. Onun için dergi kendi terminolojisini doğru kurup yaygınlaştırmalı. Büyük bir sorumluluk ama büyük bir boşluk doldurabilir. Standartlar yeterli ve düzenli değil. Biz bir taraftan batı dünyasının bir parçasıyız derken, standartlarımız birçok alanda geride. 33

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=